Plank yap, leg raises yap, protein ye. Mekik çekme, mekik götü çalıştırır. Ayrıca omuriliği aşağı yukarı indirip kaldırmak tehlikelidir, fıtık olursun Allah korusun. Squat çalış, deadlift yap. Yağ yoksa kaslar belirginleşir fakat kas kütlesi yoksa çok da belli olmaz.

hah aynen bir de o var, mekik belimi kuyruk sokumumu falan mahvediyor.

leg raises ve plank +1

onlara aban ertesi güne kasların hafiften tutulur zaten öyle etkili şeyler.

Mountain climbers denen bir hareket var, onu bir iki dk yap ne olduğunu görürsün. Allah belasını versin mountain climbersın.

(bkz: karın kası/@hiko seijuro)

Kaburgaların en aşağıdaki ucu var ya. Hah, o ile leğen kemiklerin arasındaki mesafenin azalıp artacağı egzersizler yapacaksın. Crunch olur, leg raise olur. Cable crunch ile direnci de arttırırsın. Sonda da plan kastırırsın, büyürler.

Sağlı sollu crunch'a hayvan gibi abanırsan çok güzel belirginleşir onlar

youtu.be
Ben sunu yapiyorum. Epey faydali oldugunu dusunuyorum.

ulen adam steroid niye tavsiye ediyorsunuz. ayıptır :D
karın kasları zor iş, çok emek lazım

Moleskine'in ajanda görünümlü not defterini kullanıyorum., memnunum (Şu standart boy olan).

Not defteri. Hatta direkt şu linkteki kırmızı defteri kullanıyorum. Kapağı çok güzel, dokulu, sayfaları da çizgisiz olduğu için hoşuma gidiyor. Epey severek almıştım.
www.sonteklif.net

moleskinein bağımlısı olunuyor bence moleskine her türlü alınır. notelooklar da fena değil ama. kalite belli ediyor ama kendini hevesi bitmiyor insanın moleskine ile.

@buff yok, cık linkteki faber-castell'ler yazı aşkıyla doldurmadı içimi:)
@hiko seijuro link vermen mümkün mü? tarif ettiğin şey tam aradığım tarz olabilir.

giller ajanda

benimkisi de şu:
www.moleskine.com

doldurabildiğim tek model.

ajandada ece kullanıyorum. ajandayla not defterim ayrı yani benim.

ben de moleskine'ciyim. kırmızı büyük boyunda tüm hayatım yazıyor resmen. onsuz iş yapamaz hale geldim.

www.moleskine.com

Gorjuss defterlerinden kullanıyorum ben, standart boyutlu olanlarından.

@meltem linkteki reporter tarzı da güzelmiş baya, not ettim. teşekkür.

anlık hatırlatmalar için ''post it'' tabii ki. :)

biraz daha uzun süreli basit hatırlatmalar için,
50mm x 100mm boyutlarında 50 sayfalık bir not defteri de işinizi görür.

Ajanda değil, dolmakalemw uygun defterler kullanıyorum. Her zaman bir adet notelook oluyor kullanıma hazır. Keskin color myra'ya başlıcam, gayet şık bir defter.

moleskine tam anlamıyla keriz silkeleme ürünüdür.
herhangi bir defter iş görür. not tutacaksınız not. napıyorum lan ben diyip azcık kendinize gelin ya.
yok kağıdıymış da yok kapağıymış da.
ofise alınanları bilerek kullanmıyorum, diğer elemanlara veriyorum.
"amk defterine şu kadar para vermeyin şuurunu siktiklerim" cümlesini biraz yumuşatarak ofis ortamında dile getirmişliğim de vardır.
bi de sözlükte moleskine başlığında çok kral entryler var durumu izah eden. gidip onları okuyabilirsiniz.

geçici kısa notlar için post it alternatifi stick n var. gayet güzel.

blackest night çok efsane bir crossoverdır.

2011'de dc evreni sıfırlandı, new 52 adıyla seriler 1. sayılarından itibaren çıkmaya başladı. bu seriden justice league ve eğer metafizik-büyü seviyorsanız justice league dark'ı tavsiye ederim.

son olarak da suicide squad, bunun eski serisi çok fazla bulunmuyor fakat new 52'daki seri eğlence adına her şeyi vaadediyor, hem bu aralar filmin oyuncu kadrosu da açıklanmışken iyi gidebilir.

edit: hiko +1 bu Parada kingdom come da çok güzel çizgi roman'dır.

içimde kalmasın batman'in yeni serisi çok güzel gidiyor, hem türkçe hem ingilizce olarak bulabilirsiniz.

Çok iyi bir seri okuyorsun, Injustice Year Two ile devam edip onu bitirmeni öneririm.

The New Frontier'ı da seversin, eski çizi roman tadı veren yeni bir seri (yeni dediğim yine bi 10 yılı var).

Eskilerden bir şey okumak istersen de tavsiyem Kingdom Come olur.

batman: the long halloween
batman: dark victory

new 52'den wonder woman'ı okuyorum. güzel o bayağı.

karakteri soğuk. soğuk karakterli insanı sevmez bizim halk. bir de erkek gözünden görüyorlar her şeyi. adam ne yaparsa mübah, kadına gelince ooo!

skyler hükümet gibi kadın. aynen tanım bu.
ama waltera bakınca skyler ne yapsa haklı diyorum ben. neticede kadın birden böyle olmadı.

Bildiğin fettan, arkadan iş çeviren, gördüğüm en uyuz kadın karakterlerden.

kramer vs kramer'daki anne 1, skyler 2.

Walter tarafından bakınca sevmedik kadını
Aslında yaptıklarının-birkaç şey hariç-iyi ve mantıklı bir açıklaması da var

orospunun önde gideni, 3 yıl oldu herhalde diziyi izleyeli. lan konteynırla para getirmiş hala bıdıbıdı

Kari koca ikisi de birbirinden fenaydi bence. Heheh. Skyler orospu walter masum gibi bir durum yok bence.

parayı görünce gözü dönüp walterı destekleyip işler sarpa sarınca da tüm suçu waltera attı. walter da az değil ama tepkisi her zaman aynı olmalıydı. yok bu kara para kabul edemem, yok oto yıkama açalım, yok bırak bu işleri demeyecekti. baştan aynı tepkiyi verecekti.

bi de hastalığını ilk öğrendiklerinde walterın kararını önemsemeyip o yavşak adamdan yardım istemeyecekti. tamamen menfaatçi bi karı.

img3.wikia.nocookie.net

ya bırak su ırıspıyı savunma bana! kocan senin için, sakat çocuğun için neler yapıyor senin yaptığına bak! hemen baska adamın kucağına atlıyorsun.

kesinlikle çok yükleniliyor.

işler boka sarınca suç bu bayana atıldı çünkü insanlar walt'a oç demeyi yediremedi.

çirkef karıydı... intikam alacağım diye patronuna atlaması milleti kendinden nefret ettirdi...

tamam çeşitli yanlış işlere girmiş olabilir:)ama kendisine herzaman sadık kalan kocasını aldattı. bi de aptal oglu vardı kendi gibi yetiştirmiş. mr. white'a hayatının son demlerinde en büyük nankörlüğü yaptı bu çocuk. aklıma geldi sinirlendim yine. bi de kadın çemçük ağızlıydı o da etken olabilir:)

valla bence de çok yükleniyorlar. ben dizi yayınlanırken de skyler'ı savunuyordum zaten. hele ki öyle durumda bile kadın kız kardeşini ve hank'i karşısına alıp walt'u savunmuştu. nasıl unuttunuz bunu?

yaptığı yanlışlar, sinir bozucu şeyler olsa da skyler'ın böyle ekstrem bir durumda yaptıkları gayet normal. bence walt'a çok emeği geçti. skyler'dan destek görmese walt'un birçok şeyi eksik kalırdı.

@devilred güzel demiş. bizim milletin genel bakış açısı diziye de sirayet ettiği için milletin skyler'a etmediği hakaret kalmadı.
kadın yapınca orospu, erkek yapınca ''hadi koçum, aslanım'' oluyor işte.

ayrıca edit, aklıma geldi sinirlendim şimdi. walter iyilik meleği de skyler şeytandı sanki. diziden bağımsız, senaryoyu reele vursak, ahlaki açıdan walter'ın hiçbir savunulur tarafı yok. gerçekte böyle bir akrabanız, tanıdığınız olsa selamı sabahı kesip arkasından vay şerefsiz derdiniz. bir de böyle kocanız olduğunu düşünün? her kadın ikilem yaşardı zaten, kim serinkanlı olabilir böyle bir gerçek karşısında?

walter'ın boka batmasının gerçek sebebi bu karı amk.

fazla yükleniliyor. diziyi bitirdiğimde skyler'a karşı en ufak bir öfke yokken içimde o kemçük ağızlı oğlunun ağzını yüzünü dağıtasım gelmişti.

orospu diyoruz çünkü gidip patronuyla yatmıştır. walt'un yaptıklarını tartışmıyoruz. ona da farklı şeyler söyleyebiliriz tabi. ancak walt her ne yapmış olursa olsun skyler orospuluk yapmıştır. bir de kıçını kurtarmak için walt'un canı pahasına kazandığı parayı kırığına vermiştir. walt'un yerinde olsam bi kurşun da ona sıkardım. dizideki dört dayaklık insandan birisidir. 1 jesse, 2 skyler, 3 jesse'nin arkadaşı, 4 hank'in karısı.

Bende sevemedin o kadini ama abartilmasinin sebebi ww fanatizmi reisi cok uzdu orosbu nasil ozledim diziyi amk

Acin simdi bang data dinleyin benim yerime de

ya birader ben bu diziyi günü gününe izlemiştim ilk sezon hariç. anı anına.

bu avradını siktiğimino rospusu beni delirtti aq kafaları yedim çıldırdım. bak daha o zamanlar breaking bad ya 2 ya da 3 sayfa. kimse değil skyler'a sövmek, breaking bad'i bile izlemiyor.

bu kahpe, insanı kanser eden de bu kahpe.
insanı uyuşturucu batağına sokan da bu kahpe.

aşırı gerçekçi bir kahpe olduğu için, diğer dizilerin kahpelerine nazaran çok daha çıldırttı beni.

karakteri oynayan oyuncunun bunla ilgili bir yazısı var: www.nytimes.com

bence güzel tespitlerde bulunmuş bi oku derim.

aynen. bak yazmışız zamanında.

eksisozluk.com

iki yuzlu ve musmula suratli oldugundan. var boyle tipler ve hepimiz gercek hayatta da karsilasiyoruz .

Bir dizideki karakteri eleştiriyor diye insanlar kadın düşmanı olmuş. Kadınları bırak, hayali kadın karakterli dahi eleştiremeyecek miyiz?

Eğer dizi, uyuşturucu lordu olan kocasından ailesini korumaya çalışan bir kadın hakkında olsaydı, o zaman mr. white hakkında kötü konuşuyor olacaktı insanlar.

Çünkü protogonistlerin (ya da antogonist) hataları görülmez. Amacına ulaşsın istenir. Bu yolda önüne çıkan engeller ise sinir bozucu görülür.

Walter'ın normal hayatta elle tutulur yanı yok tabiki. Ama adam ailesini madden ve fizikken korumak için yüzlerce insan öldürdü. Karısına da hep sadık kaldı.

Skylar ise, hem adamı her durumda immasküle etti, hem boynuzladı hem de adamın canını ortaya koyarak kazandığı paraları aşığına verdi.

Ne kadar yüklenilse azdır yahu.

1 gicikligina patronuna atladgina
2 hamileyken sigara ictiginden ben cok darginim ona

itiraf edeyim, ben patron olayını tamamen unutmuştum. tripleri, kaprisleri yüzünden falan diye düşünmüştüm sadece. siz böyle yazınca anılar tekrar canlandı. o kısımda haklısınız. BİAAAAAAÇ.

Gezer-terlik

nike pegasus

skechers allandira ballandira ovdukleri kadar olmasa da rahat ayakkabi, su ana kadar giydiklerimden en rahati.

yalniz gunluk giyime new balance kadar uygun olmayabilir, ozellikle de buyuk numara giyiyorsan.

kaykay ayakkabıları. inanılmaz rahat.

Camper ve Dockers.

birkenstock terlikler. uzerine tanimiyorum.

Adidas Samoa.

Renk seçeneği çok az ama. Eskiden daha çoktu.

camper, prada, hogan <3 tabi prada ve hogan'ı indirimden almak lazım. :)

spor ayakkabıda nike air max one'ın simsiyah olanı bayağı rahat.

new balance'ta 420'ler rahat ama kışa uygun değil pek.

scott koşu ayakkabısı(sarı renkli). Bir ara atlas outdoor 200 liralık ayakkabıyı 80-100 lira arasına satmıştı, şu anda 200-300 lira arası sanırım, böyle bir indirim yakalandığında kaçırılmamalı.

Reebok

adidas supernova sequence, ama boost serisi modeller daha iyidir...

hotiç yaya serisinden cidden inanılmaz rahat ayakkabılar çıkabiliyor ama bazen de hüsran oluyor. en rahat ayakkabım bu seridendi.

Nike lunarglide. Evrendeki en rahat ayakkabi bence. Kosu icin almistim ama gunluk hayatta da giyiyorum. Ozellikle overpronation sorununuz varsa kesinlikle ayaginizdan cikarmak istemeyeceginiz bir ayakkabi. Bendeki seri 4.

columbia'nın hiking ayakkabıları, günlük görünümde, kibar olanları var. volkswagen konforunda. ayak ile alakalı hiçbir şey hissetmiyorsun. sıkı, gevşek, sıcak, soğuk, hiçbir şey, dertsiz, tasasız.

nike roshe run

lacoste idi spor ayakkabi olarak. klasik gorunumlu olaraksa rockport.

model de denmis onu es gecmisim ama ikinci ellerdi zaten hatirlamiyorum modellerini yaziyorduysa da. lacoste cirt-cirtli bir sey. rockport da wingtip diye geciyor modeli turkcesini bilmiyorum.

adidas skateboard ayakkabısı (10 yıl önceki seri...)

tabii ki columbia. dalga mı geçiyorsunuz.

new balance benim ya..

Adidas Response Boost. Varla yok arası.

adidas nrtn

tabii ki adidas

senelerce adidas, nike ve asics'e rahat diyip giymiş biri olarak 1 yıldır lescon diyorum.

uygun fiyatlı bulabilirsen MBT altentatif king paolo

nekullaniyorum.com

www.protein7.com

supplementler.com

www.gym-market.com

dymatize bulabildiysen affetme

5000 tl :(

Çift hane

+ 10 bin

ev kirası çıktıktan sonra lükslerine para ayırabiliyorsan iyi maaştır. Bu benim için 3000 liradır mesela.

Yeni başlayan mühendis için 3.500 - 4.000 arası net. Tabi bunu aileden ayrı, kirada yaşayan birisi için söylüyorum. Aileyle yaşanıyorsa ve kira derdi yoksa 2.500'e kralsın.

3-4 bin üzeri her maaş iyidir.

2 aydir calisiyorum, ilk isim, maasim tek basima bir eve cikmama musade etmiyor istanbul icin. kendi evime cikip istedigim gibi yasamama yeticek maas su anda 4000 tl en az istanbul icin.

6 bin üstü iyi maastir gozumde.

Benim psikolojik sinirim 6bin tl. Bunun altindaki bir maas bana az gibi geliyor.

6-10k arası. 10 üzeri farklı bir kategoriye giriyor.

kiramı, benzimi, faturalarımı rahat ödeyebildiğim, az da olsa kenara para atabildiğim, haftada bir ulan bu kokteyl de çok pahalıymış demeden gece çıkabildiğim, bir kursa gidebildiğim, markette bi çeşit peynir değil de iki çeşit peynir alabildiğim, arada güzel bir ceket ya da ayakkabı gördüğümde aldığım için pişmanlık duymayacağım, kitap alıp sinemaya rahat gideildiğim bir hayat yaşatacak maaştır o. ha buradaki ev 1000 tllik, ceket 100 liralık bir ceket tabi. bir de şunu anladım ben işe ilk başladığım dandik maaşla da ayın sonu zor geliyodu sene sonra dolar üzerinden aldığım ve Türkiye standartları üstü maaşımla da yine para biriktiremiyodum,arada banka hesabında avansa düşüyodum o ayrı bi mesele. aldığın kadar harcaman oluyot doğru bi laf. bu ülkede memur maaşıyla aile geçindirip çocuk okutan babayiğitler var.

Hobilerine, özel zevklerine para ayırdıktan sonra kenara atacak paran kalıyorsa iyi maaş alıyorsundur.

3000 - 8000 lira arası.

8000 - 14000 arası pekiyi maaş,
14000 üzeri yıldızlı pekiyi.

3.000 ve ustu iyi bence. Tabii ki gercek anlamda iyi maas 5.000'den basliyor ama 3.000 aliyosan bence maddi olarak problemin olmamali.

5000 şu devirde çok temiz maaştır. akarı yok kokarı yok. beşiktaşta denizi gören bi ev tutup, araba taksidine girebilirsin.

3000 +

50bin tl minimum

istanbulda 5 bin,diğer şehirlerde ise 3 bin

hakettiğin maaştır.

20binliralık çalışıp 19bin alıyorsan iyi maaş değildir.

Hiç bi sikim yapmayıp 10bin alıyorsan o da iyi maaş değildir.

Ginseng deneyin.

@hiko seijuro denedim hocam hatta hala aliyorum, ama bir yararini gormedim.

şindi bu soruya cevap versem bi türlü, cevap vermesem bi türlü.

şunu şunu yap desem, 'Ulan dallama! Madem o kadar biliyodun, niye TUS'a çalışmadın?' diye soran çıkabilir.

Hmmm, o halde naapalım? Taam buldum! Şöyle yapalım:

Benden ibret al! O dediğini yapmayınca ziyan oluyon işte benim gibi.

Sen şindi adrenalin bi herifsin di mi? Challenge'lardan hoşlanıyon. Al sana challenge işte! Her challenge hız'la ilgili olacak diye bişey yok. O senin sevdiklerinde hayâti risk varsa, bunda da var anasını satiyim!
Ya bunu yapcan, ya da müptezel bi hayâtın olcak. Bu kararı ver, bunun farkına var. O riskli şeyleri nası cesurca yapabiliyosan, bunun da üstüne cesaretle git. Dalga geçmek, sermek, geyik yapmak, buralarda ve başka mecralarda boş boş sörf yapmak, kolay, eğlenceli ve insanda hoş vakit geçirdiği yanılsamasını yaratıyo. Halbuki bu, cesaret, kararlılık, disiplin isteyen, mızrak gibi, zıpkın gibi olmanı gerektiren, lazer gibi aynı noktaya hem de çok uzun süre odaklanmanı gerektiren, gerçek bi challenge! Asıl marifet bunu yapabilmekte. Beyninde bunu bitir, buna karar ver. Kendine olan saygın 4 kat artsın bundan 6 ay sonra.

Uçuracan lan, uçuracan! Onu düşün! Onu hayâl et!

cosmicstring hocam, sizin o mübarek ellerinizden öpiyim!

o ilaçlar sakat hacı ağbiy. girme o yola. teşhisin olmadan yapma öyle işler.

@compadrito ağğbi simdi yesillendirecektim bu konuda ne dicen diye merak ediyordum, hemen yetismisin sagolasin.
Haklisin aslinda asil challenge bu. Herkes oyle diyor beyninde bitir diyorlar, gecmiste yapmistim ama nedense olmuyor yahu. Zamanim olsa sorun degil kesin yaparim ama simdi zamanim da cok kisitli stres oldum.

Hep onu dusunuyorum zaten ucunda o olmasa hic calisamam.

@cosmicstring gecmiste 3 ay boyunca gunde 15 saat calismisligim var o yuzden olmaz diye bisey yok biliyorum. Ara tabi ki verilmeli ama 10 dk verip geri donmeli 5 saat ara olmamali.

Sessiz cok sikildigim icin onlara dondum aslina bakarsaniz.

Hedef belli tek tercih.

Hadi lan!!!

'Ben hayâtımı heder ettim, çöpe attım ama hiç olmazsa bi adama ibret oldum!' diye teselli ediyim kendimi.
Şu hayatta gurur duyacaam bi canlı kulu olsun lan!

cosmicstring hocam her zamanki gibi en etkin cevabı yazıyo.

işyerimden örnek veriyim ben sana, benim 12 saatte yaptığım işi, 6 saatte yapan adam var. niye? dalga geçmiyo benim gibi. oturuyo ve işini yapıyo.

Ha bir de, ara ver. Birkaç saat oturabiliyorsan daha ne. Hava al, kalk bacaklarını esnet. Beynine oksijen gitsin. Sürmenaj diye bir şey var. O zaman o süreyi daha verimli geçirirsin.

bence çok eğlenceli, güzel bi tanışma hikayesi ya :D

ortak arkadaş aracılığıyla, en klasik metot.

Sizin tanışma şekli My Sassy Girl'e benzemiş (gerçi orada kız başkasının üstüne kusuyordu).

Yalan söyleyin efendim; gerçeği anlatmayın ve olsun bitsin. Hiçbir yalan sonsuza kadar sürmez evet, ancak konu itibari ile problem olmaz.

bende aynı senin dediğin gibi tanıştım ama biraz farklı. eski kız arkadaşımın kuzeni onun üstüne kustu. ben ona peçete verdim vs vs derken oldu.

bence yemek esnasında anlatılmadığı sürece komik ve spesifik bir hikaye. :)

bence çok tatlı bir tanışma hikayeniz var, çok doğal bi o kadar da hayatın içinden sorana enialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine'nin dediğini söylersin.

Bence çok hoş bir hikaye. Midem bulanmadı. hep böyle işaretler vs gibi gizemler olduğunu düşündğğüm şekilde tanışmak istemiştim. MEsela zamanı geri alsak, miden bulanmamış olsa böyle bir olay yaşanmayacaktı.

Twitterda tanıştık de o zaman bundan utanıyorsan :D

Aynı vapura binmişiz, sabah 10 Kadıköyden kalkan. Hava kapalı, Romanyadaki kışlar gibi. Güvertede etçil olan martılara simit atıyordum ve onlar da ilginç hbiçimde simit yiyorlardı, derken yanıma yanaşıp benden çakmak istedi biri. Sigara içmediğimi söyledim. Ben de içmem ki diye cevap verdi o yüzsüz, tanışalım diye şey etmiştim...

İlerde çocuklarımn filan soracak ilerlerle ilişki, arakdaşlarına analtacaklar bak bizimkiler böyhle tanışmışlar diye. Ya toptan tanışma hikayesini değiştireceksin, yani yalanlarla ya da bir kısmını es geçerek ya da bu hikayeylel yaşamayı, arkasında durmayı öğrenmeye, direnmeye çalışacaksın. Ben 2. sini seçerdim.

"Vapurda uzerine cay doktum" diye anlatin. Gercegine yakin birsey en azindan.

Bacakların eğriyse, mini etek giymiycen.

Vapurda tanıştık deseniz olmuyo mu?
Yalan mı? Değil.
Rahatsız edici bi yön var mı? Yok.

Ekleme: Taam yivranç diil, hatta çok romantik, ama yemekte de anlatılması hiç zarif olmiycak.

- Vapurda tanıştık!
- Eee, nası yani?
- Hmm, kulağımda kulaklık, müzik dinliyodum. Ne dinlediğimi sordu. Meğer en sevdiği parçaymış! Hoş bi sohbet başladı ve aktı gitti...

daha yemeksel bi hikaye.

Iğrenç değil ya, adamın üstüne kusmama rağmen şu an sevgilisiniz. O halden bu hale <3

Vapurda rahatsizlanmistim yardim etti de bence de.

arkadaş kimse üstümüze kusmuyor bile... o derece ümitsiziz...

vapurda midem bulanmıştı, başım dönüyordu. kendisi bana yardımcı oldu öyle tanıştık deyin. gerçeğe yakın olursa daha iyi olur. ilerde dostluklar gelişir, sonra yalançı olmayın :)

vapurda rahatsızlandım, yardımcı oldu, o şekilde tanıştık +1

Mobildeyim, kisa kesicem. Vapurda rahatsizlandim bazi insanlari kesmiyor, detay isteyen merakli tazeler cikiyor:) Ondan sordum aslinda. Neyse, lafin arkasindan dolasacagim artik bir sekilde. Tesekkur ederim.

İnsanlarda özel hayata saygı kalmamış mirim, illa tanışma detaylarını istiyorlar. "Bilmemnerede tanıştık" desen, "Eee, nasıl tanıştınız? O ne dedi? Sen ne dedin? Nasıl baktı?" diye 350 milyon ayrıntı soruyorlar. Anlatmazsan da trip atıyorlar. Öyle durumlarda arkadaşlarla laflıyormuş gibi değil de, NYPD cinayet sorgusuna çekiyormuş gibi hissediyorum; "Dün 10:30-12:30 arası bardaydım. Oradakilere sorabilirsiniz. Bakın, ondan nefret ettiğimi söylemiş olabilirim ama onu ben öldürmedim" diyesim geliyor.

Sizinki yine vapurlu mapurluymuş, en azından gerçek hayatlıymış. Hatta bence şirinmiş ve orijinalmiş bile. Ben, "Ekşi Duyuru'dan. Ben onun duyurusuna cevap yazmıştım, o da ona cevap yazmış, sonra mesajlaşmaya başladık" diyemedim hiçbir gerçek hayat tanıdığıma. Afişe olsam ayrı rezillik, olmasam ayrı.

Açıkçası bu soru için de hazırlanmamıştım hiç. Arkadaş "Nerede tanıştınız" diye sordu. cosmicstring'in dediğinden yaptım, "Arkadaşın doğum günü partisi" dedim. Ayrıntıları merak ettiler, "Sana ne, sussana" da diyemiyorsun. O an tutuşunca ve düzgün yalan uyduramayınca da dünyanın en klişe hikayesi olan "Siz de mi partiden sıkıldınız" bizim tanışma hikayemiz oldu. Birisi "Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok" deyince de "Bir arkadaşın arkadaşının arkadaşının arkadaşı" oldu. Zaten 5. kişinin sorgusundan sonra tüm ayrıntılar istemsizce ortaya çıktı. Beni çok iyi tanıyan bir kişi hariç hepsi yedi bu hikayeyi. O da "Sence ben o kadar aptal mıyım, anladım ben. Neyse. Önemli olan birlikte olmanız" dedi.

delifaruk süper bulmuş bence. En azından sıvıları bile ortak. Ya da o gün efervesan bir ilaç almış ol hasta olduğun için, o efervesan ilacı ya da şurubu dök. Çünkü kustuğun için devamında senin hasta gibi bir şey olmanla ilgili bir yere bağlanıyordur gerçek hikaye büyük olasılıkla. Devamlılık hatası olmasın. İlaçlı, şuruplu suyu pantolonuna dökmüş ol başın döndüğü için. Kusmuk kadar iğrenç olmaz. Ya da soğuk algınlığı olduğun için C vitamini olsun diye portakal suyu almış ol, onu dök. Bu ilaçtan bile daha sevimli.

www.youtube.com

aychovsky

"Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok"

Ne bu yav? Ulan iy ki feys hesabı açmamışım bea! İnsanlar birbirlerinin hayatlarına nası bu kadar 'mütecaviz' olabiliyolar? Bana biri "Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok" dese, 'Donumun rengini de merak ediyon mu?' diye cevap verirdim heralda. Tööbe tööbe!

Odam olduğu zamanlarda, patronum odama girmiyodu bea! Orası benim özel alanım diye, kapıya yaslanıp konuşuyodu bennen.

@compadrito O kısım zaten benim "Bir dokun, bin ah işit" noktam. Burada özel alan pek yok, olsa da ona saygı yok. Bir kere jinekoloğa gidecektim. Servisteki bir arkadaşın bağırarak yaptığı 10 dakikalık sorguya patlayarak cevap vermemek için Joker gülümsemesi ile suratımın kasıldığını bilirim.

'Donumun rengini de merak ediyon mu?' desem, "Beni engellemeye çalışman gerçeği değiştirmez. Ortak arkadaşınız yok. Buna cevap vermeyip bana saldırıyorsun. Senin yapacağın bu kadar işte" derler. Ülkenin en çok izlenen programları zaten saçmasapan insanların hayatlarını didik didik inceleyip, karşılıklı çemkirip çirkefleşmeyi içeriyor. Vallaha, iki dakika izleyince fenalık geliyor bana. "Ama sen öyle dediğinde, ben ona öyle dedim. O bana öyle dedi, şimdi sen ne diye böyle diyorsun. Haksızsın! Hayır, hayır, o dedi böyle, şimdi lafı çarpıtma. O zaman öyle olmamıştı" üzerine dönen 3 saatlik programlar var.

Yakında zaten yatak odası ve tuvalete özel turlar başlatacağım meraklıları için. Taleplere göre seansları ayarlarım artık.

öncelikle düşüncelerini paylaşan herkese teşekkür ederim. yemek sonrası haberi geçeyim. dayanamadım fırsat bulduğum bir ara bu tanışma hikayesinin beni gerdiğini söyledim erkek arkadaşıma. tamam sorarlarsa ben hallederim, sen sıkma canını dedi. halletti de sağ olsun! sordular, o da pat diye "vapurda üstüme kustu" dedi. kendisi çok pratiktir. bulduğu ilk çözümü uygular. "o günden beri her yıl dönümümüzü vapurda kutluyoruz" diye dalgasını geçmeyi de ihmal etmedi. kızayım mı güleyim mi bilemedim, amaaan dedim güldüm. :))

Yetkili servisler sadece garanti için tamir yapmaz. Saati bayisine götürerek, garanti kapsamı dışında ücretli tamir etmeleri için verin; kayışı orijinali ile değişsinler.

kaslarının alışık olmadığı derceede ağır bir egzersiz yaptığında oluyor sanırım bu, birazdan arnold ve angelus gelir aydınlatır.
mineral dengesizliğinden oluyor diye biliyorum o durumlarda yanında gazsız bir soda bulundurup yudumlayabilirsin.

demir eksikligi olmasi lazim.

Fasikulasyona benziyor tarif ettiginiz. Yorgun olunan durumlarda, cok kahve sigara tuketimi oldugunda, mineral (magnezyum vs) eksikliginde gorulebiliyor. Fasikulasyonlarin cok buyuk kismi bu gibi ufak problemlerden kaynaklanir, cozumu duzenlo beslenmektir; ancak cok ufak bir kismi ciddi norolojik hastaliklardan kaynaklanabilir. Bu yuzden norolojiye gidilebilir.

Bu arada spor yapmıyorum. Yani spor yaparken olmuyor. Ağır derken üç kilo pattis kaldırıp iki kat taşıyınca oluyor mesela.

bende de oluyor dediğin şey. kasların güçsüzlüğünden olduğu söylendi bana. kasları güçlendirecek egzersizlerle azalacak ve kaybolacak dendi.

Squat ve plank yap

Doktora gitmelisin öncelikle.

Kas yorulmasına bağlı titreme kasların tükenmesi durumunda yaşanır. Ne kadar tükenirse, o kadar titrersin. Basit günlük aktivitelerde kasların bu kadar tükeniyorsa tedaviye ihtiyacın vardır. En azından bu titremeyi günlük aktivitelerinde yaşamayacak seviyeye getirmelisin. Kasların bu kadar erken tükeniyorsa zamanla başka rahatsızlıkların da doğmasına sebebiyet verebilir.

Dinlenme anında titremen hiç yoksa veya ince işler yaparken titremiyorsan sorun sinir sisteminde değildir; dahiliyeye gidersen seni yönlendirecektir.

1 keresinde ici 200 liralik cuzdan bulup sahibine vermistim. 2 gun once de icinde 160 tl olan akbili bulup guvenlige teslim ettim.

tersi tarafta ise akbil, kimlik, para kaybettigim oldu hic birine ulasamadim.

B12 takviyesi falan alın, bi doktora gidin. Böyle dalgınlıkların -özellikle art arda geliyorsa- tedavi edilmesi lazım.

Benim başıma gelmiyor, genelde etrafımdaki insanların arkasını toplayan dikkatli olan benim.

2 gün önce bir tanıdık takside cüzdanını unutmuş. hemen kartları falan iptal etmiş tabi bi şey bi şey, sonra detayını bilmiyorum ama ulaşmışlar bir şekilde, kartvizit falan vardı belki de:: taksiye binen müşteri cüzdanı farketmiş, taksiciye söylemiş. taksici de eve kadar getirmiş cüzdanı.

okulda cüzdan telefon kaybettim bulundu. avm de kredi kartı düşmüş cebimden anons yapıldığında anladım.

@hiko seijuro aslında ben de senin gibiyimdir herkesin arkasını toplarım düzenlerim ama bugün ilk kez birşeyler unuttum bir yerde. Gerçi bu son 1 aydır hafıza eksikliği yaşıyorum , b12 kontrol altında düzenli bakıyorum/baktırıyorum

Duyurudan bir arkadasin tableti havaaalaninda bulunmustu:)
Cuzdan bulmustum avm de, danismaya daha gidemeden sahibi buldu beni.
Denizde arkadasin arabasindan benim pantolonu calmsilardi neyse ben sortumla eve donuyorz arabayla arkada dedim ki bir donup tekrar baksak, belki kimligi ehliyeti falan birakmislardin en azindan diye. Arkadasta baktigimiz yerlerlere tekrar bakarak birsey elde edemeyecegiz ama gidelim icin rahat etsin dedi, geri donduk. Pantolonu buldum, atmislar oraya biryere. O zamanlar canta da kullanmiyordum, cuzdan telefon falan hepsi pantolon cebindeydi. Bozuk parayi almislar, telefon cuzdan flaan duruyordu:)

Kulüpte kayboldu, ertesi gün gittim bulnmuş. Aynı gece arkadaşımın atkısı, diğerinin monto, diğerinin öğrenci kartı kayboldu ama onlar bulunamadı.İlginçti.

bende cüzdani minibüsçüler derneğinden almıştım bi kere. meğer racon içindeki parayı oraya bırakıp çıkmakmış. bende hiçbişey olmamış gibi eyvallah deyip çıkmıştım, ayıp oldu tabi.

walla ben avm wc sinde bershka dan aldıgım yepyeni montu unuttum beş dakkaya gittim uçmuş danışma felan hikaye giden gitti

ben de bir kere ozdilekte icke reyonlarinda siselerin arasinda bir telefon bulmustum guvenlige verdim sahibi cikmistir umarim.

Avm otoparkında bisikletimin sepetinde unutup içeri girmişim. yakındaki ilkokulda okuyan çocuklar bulup güvenliğe vermiş. ne kadar sevindiğimi anlatamam.

hayatımda ne unuttuğumu hatırlamıyorum bile en son o derece bir şey unutmam yani. sahip çıkarım acayip eşyalarıma.

Lizbon'da arkadaşla metroda seyahat ederken konuşmaya dalmışız arkadaşım çantasını unutmuş. inince farkettik. sonra metronun içinde maceralı bir arama faaliyeti başladı. hatta çok komik trenin içinde ararken (aynı tren bile değildi büyük ihtimal) ben trenin içinde kaldım başka istasyona geçicez diye, sonra arkadaşın gelmediğini farkettim, kapının iki tarafında bir birine çaresizce bakan iki tip olduk. mucizevi bir şekilde birbirimizi bulmayı başardık. umutsuzca dışarı çıkarken güvenlik görevlisine olanları anlattığımızda adam çıkarttı çantayı verdi. bir yolcu teslim etmiş :)

efsanevi şekilde kötü düzenlenen sonuncu H2000 konserinde gönüllü çalışıyordum. kapıda görevliydim. sağlık ekibindeki doktor Starsailor konserini beraber izleyelim deyince ne gerizekalılıksa sözde güvenliğe güvenip çantamı bırakıp gittim. Tabii çantayı iç etmişlerdi. Sabaha kadar aradım çantayı güle oynaya. Sabahleyin güvenlikteki ayı sadece çantayı teslim etti ama tüm param ve o zamanlar en sevdiğim şey olan alcatel one touch telefonum yoktu. ertesi gün beş parasız şehre döndüm. Taksime bir şekilde ulaştım, iki katlı otobüsün şöförüne durumu anlatıp eve öyle varabilmiştim. :(

Tamamiyle rızık meselesi. Çok şeyetmemek lazım.

Ben motorun anahtarını üzerinde bırakıp gitmisim güvenliğe teslim etmisler neyse ki, bi kere de avmde kafama blackberry düşmüştü üst katlardan biyerden parçalaninca teslim etmedim tabii

Cevahir Ykm'de gozlugu(numarali hemde) dusurdum metrobuste farkedip o kadar yolu geri dondum dusurdugum yerde buldum(ses gelmisti dusunce onu hatirladim).

Mecidiyekoy metrobus alt gecidinde is bankasi atmsinde isim vardi. Onundeki adam sadece karti aldi paralari atmde birakti. Iyi de para vardi. Kosarak yetistim kalabalikta durttum falan verdim. Mal mal bakti suratima ne bi tesekkur ne tebessum.

üniversitede cüzadanımı düşürmüştüm. farkettiğimde trabzon meydan parkının oradaydım. ben de haliyle cüzdandan vazgeçtim. kimlik, kartlar vs... derken baya bi can sıkıcıydı. tam kartları, kimliği yenileteyim derken, 2 ay sonra bi arkadaş elinde benim cüzdanla çıkageldi. kimlikten bölümü vs.. görüp getirdi sağolsun. içindeki para dahil herşey yerli yerindeydi.

Cevahir'de yemek katında iş laptopunu unutmuştum çantasıyla. Metro Levent durağına gelince farkedip Şener Şen koşuşuyla geri döndüm. Yemek yediğim yere sorduğumda kimlik kontrolü yapıp geri vermişlerdi. Masayı temizleyen arkadaş başında kimse olmayınca arkaya koymuş, çanta içindeki kartvizitten aramış hatta ama ulaşamamış.

havalanında ehliyetimi kaybedim güvenlikte bulmuştum. yanımda başka kimlik de yoktu, bulamazsam uçamayacaktım.

kredi kartımı düşürmüşüm, beş on dakika sonra buldum. arada işgüzarın biri bankayı arayıp kartı iptal ettirmiş. bir hafta yeni kart gelmesini bekledim.

çocukken montumu bırakmıştım bir yerde. almaya gittiğimde yerinde yeller esiyordu.

Sac kurutma makinesi ile ayaklarini isit yatarken.

elleri sıcak bir sevgili bul.
ben terledim neredeyse. sıcak burası.

polar çorap diye bir şey var, geçen hafta migros'da gördüm. 9 liraydı, gayet başarılı bir şey, deneyebilirsin.

bir de uygun bir zamanda açlık/tokluk kan şekeri ölçümü yaptır. diyabet işaretlerinden biri zor ısınan ayaklar.

(hah tam yaşlı muhabbeti olmuş)

çetik mi patik mi ne diyorsanız artık; onlardan giyin işte.
elinizi de içinize sokun. cidden.

bu şekilde de eller-ayaklar ısınmıyorsa zaten durum doktorluktur.

sürekli bir mesele sanırım bu. her sabah aç karnına bi kaşık pekmez ye diye de ekleyeyim babaanne taktiği olarak.

Hatunsan git anemi olup olmadığını kontrol ettir. Kansızlık varsa çaresine baktır, tedavisi neyse gör. Böyle yorganla battaniye polar ile olmaz.

kansızlık var çözüm demir hapı. ama cay ve kahveyi azalt yemeklerden en az 2 saat önce ve sonra içme. kafein demir emilimini engeller.

~edit~ eğer kansızlık varsa o babanne yöntemlerini hiçbiri işe yaramıyor ben çok fzla kahve içtiğimden demir eksikliği çekiyorum bilirim ayakta 2 kat havlu corap varken buz gibi olmasını.

Elektrikli bir ayak ısıtıcısı var ondan kullanıyorum süper bişi. Fakat varis varsa iyi gelmiyormuş.

Onun haricinde eve geldiğimde ve yatarken kalın çoraplar giyerim genelde . Ellerim de kuruduğu için ( hatta çatlayıp kanıyor soğuktan) yataken bol krem sürüp eldiven takıyorum arada , çol iyi geliyor

www.tchibo.com.tr

Bu arada benim de dediğim gibi ayaklarım ve ellerim çok üşür. Kansızlık ya da diyabet yok , Uzun boylularda daha çok görüyorum el ayak üşümesini vardır bir alakası belki

Çözüm kesinlikle patik. Çetik falan da diyorlar sanırım.

Şimdi düşündüm de evimizde patk kalmadığı gün hüngür hüngür ağlayacağım sanırım. Şimdi annemin teyzesi taaa gaziantep'ten mi ne gönderiyor. Arada bir örüp gönderiyor sağolsun. Yıllardır onlar sayesinde ısınıyor ayaklarımız. Eğer bir gün onlar biterse ben o teyzeyi anıp ağlarım kesin. Lisedeyken evde futbol oynarken yerlere sürte sürte yırttığım çorapları düşündükçe başımı duvarlara vururum. Şimdi bile o ihtimali düşününce kötü hissettim kendimi :(

Çözüm önerisi olarak da sıcak su torbasının içine koyun sıcak suyu. Yorganın altında ayaklarınız yakınına bir yere koyun. İsterseniz ayaklarınızı üstüne koyun. Ama o zaten ayağınızın olduğu yeri ısıtacaktır.

Ben de kolay üşürüm ayağımdan. Hatta dolaptan çıkan şeylere dokunmak içimi donduruyor resmen. Kağıt havluya sarıp içiyorum soda veya gazozu.

Demir eksikliği olabilir.

Meditason tarzı şeyler deneyebilirsin madem o kadar dakikay atakta kıvranıyorsun. Zihni düşüncelerden temizleyip istediğin şye odaklanma gibi.

yakın zamanda bir hemogram baktır ayrıca b12 seviyeni de ölçtür. bunları yapana kadar ise sıcak su torbası işe yarayabilir. bir de askerde çok soğuk gecelerde nöbet için çorapların içine karabiber serpilir ve kesinlikle etkili bir yöntemdir.

cep sobası diye bişey var. eller için onu deneyebilirsin belki

spor yap. ciddiyim. ya da yuru biraz yatmadan once kan dolasimi artar isinirsin.

Evvela pencereyi kapat.

Anahtar kelimen (bkz: termofor) ya da diğer adıyla sıcak su torbası. Bundan bi tane alıp içine sıcak su koyup yatarken ayaklarının altına koyuyosun. Memnuniyetten kedi gibi mırlarsın o derece.

Yün çorap hocam. Daha sağlam bir babanne taktiki tiktak!

patik.

delifaruk + 1 ve boreas + 1
Isınmayan ayaklarım ve ellerim var. (Gerçi bütün vücudum zor ısınıyor ama el ve ayak yazın bile serin kalıyor) Yatak içindeysem termofor, yatak dışındaysam elektrikli fan veya daha zevklisi saç kurutma makinesi ile ayaklarımı ısıtıyorum. Sonra da o sıcaklığın verdiği zevkle mayışıyorum.

Patik ve yün çoraplar için kocaman bir -1. Patiğin veya yün çorabın içinde ayağım soğuk terliyor. Yünlü bir şeyin içinde soğuk ve ıslak bir ayak iyice rahatsızlık veriyor.

kansızlık var mı yok mu baktırdın mı?

kansızlık yoksa hareket et yatmadan önce. merdiven in çık, zıpla... kan dolaşımın hızlansın.

Hayır.

inanıyorum.

hayır

Nazar denilen olguya inanıyorum.

mesela bir örnek versen evet / hayır demem daha kolay

nein.

Bir çoğuna evet. Ama kime göre bir çoğu bilmiyorum. Doğa üstünden kasıt nazardı merdiven altıysı falansa inanmıyorum.

Beklenti Etkisi diye bir şey var ama onun dışındakiler tırt.

nope. etki olmadan tepki olmaz. mucize denilen cogu sey aciklama getirelemeyen doga olaylari.

Hayir inanmam.

hayır

only god can judge me. Allaha inanırım, gerisi faso fiso.

fizikle, yani bilimle açıklanamayacak bir şey varsa o yeterince araştırma yapılıp, sorulara cevap bulunamadığı içindir. cevap bulunana kadar inanmakta sakınca yoktur, hobi olarak inanılabilir :)

inanıyorum ama farklı görüntüleri ve farklı isimleri oldugunu dusunuyorum farklı yerlerde. (nası anlattım ama)

img2.wikia.nocookie.net
fizikle açıklanamayan her şeyin canı cehenneme. doğanın kendisinden öte bilmece, merak, korku ve zevk yoktur.

inanıyorum,çünkü yaşadık

18+

öcü yoksa ben de yokum.
mesela şu an yatağımın altında olmasa bile, ben helada def-i hacet ederken illa ki w.c nin önünden bir şey geçecek.

İnanmıyorum, komple.

Edit: Komple değil. Uzayda bizden başka yaşam olduğuna inanıyorum. Ama "Geldiler mi" kısmında kuşkuluyum.

@aychovsky ben ona bile inanmiyorum yaw:)

ben bi tek bermuda şeytan üçgeni ve erich von daniken ne derse ona inanıyorum şu sıralar.

@bruceandwayne bermuda seytan ucgeninde doga ustu, efsanevi birsey olmadigi coktaaan ortaya cikti.

@delifaruk öyle mi yav. onun çok eskiden bi kitabı vardı bende cildi kurukafalı açık mavi bi kitap. acayip etkilenmiştim görünüşünden ve okumuştum. o zamanlar hala gizemdi demek çözüldü şimdi. arada kaldım üzülüyüm mi seviniyim mi bilemedim :)

inanç çok farklı bir kavram. bence doğaüstü dediğimiz olaylar henüz bilimin cevaplayamadığı-açıklık getiremediği şeyler olabilir. biz üç boyutlu mekan algısının yanı sıra zamanı da hissediyoruz. buna uzay-zaman sürekliliği deniyor. mesela ses: kulakalrımız 20-20.000 hertz arasını duyabiliyor peki öncesi ve sonrasında ses yok mu? var. matematik yalnızca belirli değerleri sembollerle ifade etmemize ve doğadaki olayların gidişatını tahmin etmemize yarıyor peki hesaplayamadıklarımız? lucy filminin sonunda bunu çok güzel özetler. evrende yalnız mıyız? sorusuna the contact-mesaj filmi çok güzel bir açıklama getirir. aynı şekilde interstellar filminde de ışık hızı ve uzay-zaman sürekliliğinin ne kadar relativ olduğu çok güzel anlatılır. üçünü de izlemeni öneririm bakış açın tamamen değişecek.

@hatasızcoololmaz
Izledim:) Fakat arkadaslarin bahsettigi (bircok noktada benim de katildigim) seyler farkli. Evrenin bilinen yasalariyla aciklanamayan bir sey icin "mucize" deyip gecmeyiz, aciklamasini bulana kadar yorum getirmeyiz sadece. Ama mutlaka evrenin var olan yasalari dahilinde gerceklesitigini kabul ederiz.
Yani olay da bu zaten, mutlaka bir aciklamasi vardir herseyin, mesele aciklamayi yapabilecek kadar evreni tanimak. Yani evren "hokus pokus" yapmaz diyoruz.

@delifaruk

evet aynı iz üzerindeyiz dostum. heisenberg 20. yüzyılın başlarında belirsizlik ilkesini bulana kadar herhangi bir cismin aynı anda iki yerde birden bulunamayacağına kesin gözüyle bakılıyordu. ama buldu işte! elektronlar o kadar küçük kütleli (meşhur milikan yağ damlası deneyiyle hesaplanmıştı) ve o kadar hızlıydı ki çekirdek etrafında sabit bir yörünge yerine elektron bulutu oluşturuyordu. yani aynı anda birden çok noktada bulunabiliyordu. atom mesela çekirdek(proton+nötron) ve elektron katmanları haricinde %99 u boşluk! evet bildiğin boş-yok! peki sen-ben-evren-her şey bu %99 u boşluk olan şeyden nasıl oluştuk?

biz binlerce yıllık bilimsel birikimimizle henüz kendi gezegenimizi çözebilmiş değiliz.geçenlerde karayip denizinde 400 santigrat derecede yaşayabilen karides türü bulundu! mesela turritopsis nutricula diye bir deniz anası türü keşfettiler. hayvan koşullar yetersiz olunca kendi biyolojik saatini geriye alabiliyor! yani teknik olarak ölümsüz!

evet evren hokus-pokus yapmaz biz sadece cevapları geç buluyoruz.

Jag club iyidir.

Derimod.

Hiç küçümsemeyin; çok dayanıklı ayakkabıları makul fiyata yapıyorlar. Model olarak fazla çeşitleri yok ve çok tasarımcı oldukları söylenemez; ama bilindik modelleri uygun fiyata, yüksek kalite ile alabilirsiniz.

Çok çok klasik değilse zara fashion classic modunda güzel ayaklabılar satıyor ama eğer buram buram klasik bir ayakkabı için kemal tanca derim.

Divarese.

bu arada sözlükte derimod ve divarese yi baya kötülemişler

Sözlükte kötülenmeyen şey mi var?

Dünyanın en kaliteli ürününü, zararına satsan ve üstüne 24 saat bedava müşteri hizmeti verip sorgusuz sualsiz iade kabul etsen yine de sözlüğe yaranamazsın.

inci

www.webmd.com

Doğum kontrol haplarıyla, yüksek tansiyon ilaçlarıyla ve kan inceltici ilaçlar ile etkileşimi mevcut.

Çok bir şey aldığım söylenemez artık. Her sene yeni bir mont alırsan eskileri ne yapacaksın? Aldığım şeyler eskimediği için ihtiyacım da olmuyor.

1-2 tane kot, birkaç tişört ve yeterli sayıda boxer alarak rotasyonu sağlıyorum. Belki hoşuma giden bi gömlek görürsem veya bir şey dikkatimi çekerse ama onlar da ihtiyaç kaynaklı değil.

ben en çok tişört ve iç çamaşırına para harcıyorum, senede en fazla bir tane ayakkabı, bir ya da iki tane pantalon, bir tane gömlek ve hırka/kazak o kadar.

son on senede iki defa bot, son on senede de dört defa mont almışım ve hala hepsini giyiyorum.

ayrıca kış çıktıktan sonra mont ve bot ve kazak v.s, yaz bittikten sonra da tişört v.s alırım.

bu da yaklaşık senede en fazla 500 TL eder, bildiğin fakirim sana göre.

eskileri belediyeye bağışlıyorum.

bütçe şöyle

4-5 çift ayakkabı, 1000 lira
1 bot, 200-400 lira
10-15 civarı gömlek, 1000-1500 lira
4 takım, 4500 - 7000 lira
1-2 spor ayakkabı 400-900 lira
20 civarı tişört 1000 - 1800 lira
5 pantalon 600 lira
2 kot pantalon 300 lira
1 kaban 300 lira
1-2 mont 200-400 lira
3-4 kazak 300-400 lira
triko, hırka 300 lira
boxer 400-600 lira
çorap 200 lira
toplam 10.800 - 15.700

mont 4 yılda 1
bot 15 yılda 1
spor ayakkabı 2 yılda 1
kazak 2 yılda 1
pantalon senede 3 tane yırtıyorum tanesi 50 tl
gömlek senede 5-6 tane x 30 tl

ıvır zıvıra da 200 tl falan gidiyordur. yazlık alışverişi lcw'den yaptım 100 liraya 1 çuval aldım.

yılda 1000 lirayı bulmaz. zor beğenirim.

benim giyim harcamam yok gibi bişey. alışveriş yapmayı sevmiyorum, varolanları giyiyorum. ihtiyacım yoksa almıyorum.

senelerdir aynı kıyafetleri giyiyorum, çok ihtiyacım varsa 50 liraya falan bir hırka veya ayakkabı alırım senede.

Yılda 4000 liradan fazla.

Otobus soforunun seni oradan almasi gerektigini bilmesi gerekiyorsa sen de alinacagin yere zamaninda geldiysen git iste parani.

Benim başıma Varan ile aynısı gelmişti. Beklediğim ofisteki eleman, benimle birlikte taksiye binip taksiciye ödemeyi kendisi yaptı, ben otobüse bindikten sonra da o parayı otobüsteki muavinden tahsil etti.

Sen ödediysen talep etmelisin. Vermezlerse de kavga çıkartmalı, tartışma ile uslanmazlarsa da daha otobüsün içindeyken bindiğin otobüs firmasının müşteri ilişkileri hattını arayıp şikayet ederek hakkını aramalısın.

unutmuşlardır, parayı zaten onlar ödeyecek keske direkt söyleseydin şu kadar aldı diye. bazen yazane ile iletişim kopukluğu oluyor.
edit: müşteri memnuniyetinin sadece su vermek olsuğunu sanan çanakkale truva turizm bile ödüyor taksi parasını.

:( de tabii

Paranı yazıhane versin dedi ya la :/

ara şikayet et hangi firma söyle de bizde kullanmayalım firmayı.

Firma star batman.
Şoför çorba ismarladi, ninjaya özellikle belirtmek isterim ki corba, mercimek çorbası. memleket, iş vs muhabbeti de yaptı. Sanırım boylelikle hesabı ödemiş oldu,gerçi yine sordu ne kadar ödedin taksiye diye ama,bilemedim.

yurtdışına açtırmak için bir şey gerekmiyor sanırım. bankanın kuru farklı olabilir. komisyon da alabiliyor bankalar. dcc diye bir nane var, döviz işlemi anında tl ye çeviriyor ne kadar geleceğini görebiliyorsun ama normal dövizle girilen işleme göre daha tuzlu oluyor.

Atıyorum 10 euroluk alışveriş yaptın. Euro da 2.75 o gün. Banka kuru biraz yüksekten hesaplıyor. Sallıyorum 2.79 diyor. Sana biraz daha pahalıya mal olmuş oluyor.

sadece kur farkını ödersin. çünkü aldığın şeyin para birimiyle kartınki aynı olmayacak. onun dışında bir ödemen olmaz. eğer kartın yurtdışına kapalıysa açtırman lazım. en iyisi arayıp sor açık mı öğren.

Hesap ekstrenizin kesileceği günkü banka kuru üzerinden TL'ye çevrilerek size yansır.

Yani satın aldığınız günkü kur kullanılmaz.

+ Bankanın kendi kurları her zaman biraz fazladır.

Ben World card kullandim. Soyle problemler yasadim. Yaptigin harcama Turk lirasi cinsinden eger limitinden fazlaysa onay vermiyor. 1 haftalik otel parasi odeyemeyip magdur olmustum ve telefonla aramam gerekmisti. Gerci o zamanlar play card sahibiydim ve ogrenci karti oldugu icin zaten surekli sorunlar cikariyordu. Sonraki cikislarimda play card olmasa da gene World card kullandim, bir sorun cikmadi ama oncesinde banka ile gorusup yurt disinda kullanmaya actirdim. Cunku bazi arkadaslardan, kartlarini actirmadan ciktiklari icin bir anda bloke yediklerini ogrendim. Bunlarin haricinde nedenini hala anlamadigim bir sekilde belli bir harcamanin uzerini, ben kasiyere tek cekim dememe ragmen bana sormadan hep 3 taksite boldu banka.

bu kartlara us veya euro limit tanımlattır. burada yine yabancı para birimi cinsinden öde. kur farkı yemezsin.

-yapı kredi ve finansbank harcama yapılan günün sonunda, banka kurundan tl cevriliyor tutar ve ekstreye yansıtılıyor. hesap kesim tarihinde değil.
- yapı kredi genelde yurt dısı harcamalarını otomatik olarak 3e bölüyor
- kartını yurtdısına açtırman gerekir

kurmaya gerek olmayan küçük bir programla (bkz: dns jumper) tek tıkta en hızlı çalışan DNS i bulup kaydedebilirsin www.sordum.org

Bilgisayarı yeniden başlattıkta sonra, başlattaki ara/search'e cmd yazıp girin. Ardından aşağıdaki satırı yazın:

ipconfig /flushdns

Sizin durumunuzda nasıl beceriyorlar bunu bilmiyorum ama bilgisayarı yeniden başlattığınızda "başka" dns ayarlarını ön belleğe alıyorsa yukarıdaki komutu yazarak hosts dosyasının içinde yazılı olanları ön belleğe geçirirsiniz (ön belleği boşaltmak suretiyle).

başlat->çalıştır-> cmd.exe (enter)-> ipconfig /flushdns (enter)

belki işe yarar

psiphon kullan. ufak bir program. telefon için olanı da var windows için olanı da var. gayet işe yarar.

fotosunu atsam kızlar kendinden utanır o derece.

double wide

bubble heralde. / E

(bkz: sen sus kesit konuşsun)

Arkadaslarim bana kim kardashian'inin yozgat'ta kaybettigi kardesi diyor.

norm / E

Çok çok sıkı

davul fırın seçeneği yok mu? K

(bkz: deadlift)
(bkz: squat)

O kadar diyeyim.

o değil de resimdeki badonk iyiymiş.

destekliyorum. E

bir arkadaşım lopez g.tüm olduğunu söledi. not:( erkeğim , düzenli spor, ağır squat)

Bir bakan bir daha bakıyor./E

Double wide ile hour glass arasında ne fark olduğunu anlayamadım. Hour glassa daha çok benziyor sanırım.

double wide obez poposu, hourglass fit, dnası güzel popo, çok bariz fark var.

iyice düşünüp taşındım. başkalarına danıştım. bubble'a karar verdik.

Bakın şuraya yazıyorum bu akşam ifşaya gider bunun sonu...

Popomdn snnne be slk?

bu konularda hiçbir bilgim olmasa da mantık yürüterek aklıma gelenleri söylüyorum. yapmacık olma kendin ol ki adam sana güvensin. söyleyeceklerini kendisi beğensin diye söylediğini hissederse bence senin için işler iyi gitmez. içinden geldiği gibi davran saygı çerçevesinde.

abi inan çoğu şeyi gözümüzde büyütüyoruz valla. işin içine girince bir şekilde olduğunu farkediyoruz. yapabilirsin inanıyorum ben :)

ya got olacaksin ya da basarisiz. mudurluk boyledir.

kendin ol. bildiğin soruları soracak sana. zaten aynı iş yerinde çalışıyorsun, dışardan gelmedin öyle değil mi. niye sıkıntı yapıyorsun onu anlamadım.

mülakatta nasıl davranacağını bilmiyorum ama hayatta eline gelen fırsatları değerlendirmeyip sonradan pişman olacağına; değerlendirip başarısız olmayı göze almalısın bence. eğer denemeye karar verirsen bu soru işaretleriyle değil, kendine güvenerek gir o mülakata. her şey daha iyi gidecektir.

Elime yüzüme bulaştırırım korkusu: Gereksiz. Müdürlüğü, müdürlük yaparak öğrenirsin. Bir işi yapmadan, teorik olarak asla öğrenemezsin. Kimse öğrenemez. Denemeden zaten öğrenemeyeceğin şey için yapabilecek miyim diye endişe etmen saçma.

Mülakat: Kendin ol. Somut ol. Net ol. Ciddi ol. Çok konuşma. Fikirlerini paylaş (mutlaka kendi departmanın ve yaptığın iş adına fikirlerin vardır, bunları çekinmeden söyle ki işi bildiğini görsün).

Şuana kadar sergilediğin karakterinle, performansınla bu mevkiye aday gösterilmişsin zaten. Yani yine kendin ol yeter, kafanı gereksiz karıştırma.

Evet ayni isyeri de, müdürlük daha kapsamlı, müdürum fabrikanin 2.adami pozisyonunda.
Departmani yonetmenin yaninda diger mudurler ile genel müdür arasinda kopru olucam, 20 senedir burda olan mudurler var, ben daha 3 senedir buradayim.

Hep müdürlerin tam olarak ne iş yaptığını merak etmiştim. Dünyanın en gereksiz insanları gibi geliyor bana.

Abi cidden olursan yaz bana kardeşim şu şu işleri yapıyorum diye.

Yukarıdaki migros kişisel gelişim kitaplarından fırlamış geveze tipleri boş ver. Malumat almaya bak müdürünü tanıyan birilerinden. ne yapar ne sorar falan diye.

hayırlı olsun.

senden kral müdürlük yapacak adam yok orada. herkes de bu konuda hemfikir. senin düşünmeni bile gerektirecek bi durum yok ki ortada. demek ki sen fakında olmadan o potansiyele sahipmişsin. aynen hiç bişey yokmuş gibi devam.

@dios sen hiç yüzlerce kişinin direkt ilgisi odağı üzerinde olduğun bi işte çalıştın mı? hata payının düşük ve rezil olabileceğin, anlık performans isteyen bi işte. o kitaplardan en başta ben nefret ederim, kimseyi böyle fütursuzca yargılama.

hacıü, şimdi müdür olamazsan ne olur? şimdi ki olduğundan rütbe sökmüyorlar ki, devam edersin işine, çok takma kafaya rahat ol

özgüven çok önemli,toplantilarda vs net ve hızlı çözümler sunabilmek,planlı olmak,evet biraz da göt olmak
edit,5 aydır benzer bir görevdeydim ilaç firmasında hersey oldugum ama göt olamadigim için işten atildim.

sakin olun ve müdür olmayi hedefleyin. Aksi halde pisman olursunuz.

müdür olunca maas ve yetki artar bunlar olumlu etkileridir.
altinizda calisanlarin hatalarinin hesabi sizden sorulur, bu da olumsuz etkisidir. Calistiginiz firmaya göre satis veya üretim oranindan yüzde alabilirsiniz, edilen zararin bir kismini üstlenmek zorunda kalabilirsiniz...

mülakatta yöneticinize sunlari vurgulayin:
*yapilacak is konusunda uzmanim
*isin verimli ve kusursuz yapilmasini saglayacagim
*sirketin basarisi benim icin önemli

mülakat sonrasi müdür olmayabilirsiniz, demekki ya siz henüz hazir degilsiniz yahut yöneticileriniz henüz bunu anlayacak kapasitede degil. Üzülecek birsey yok.

müdür olursaniz sonra altinizda calisacak kisilerin verimli ve hatasiz calismasini saglamaniz gerekiyor. Burada calisanlarin karakterleri devreye giriyor, bazilari dostca bir uyarinizi ciddiye alirken bazilari sadece sert uyarilara dogru reaksiyon gösterir... Bu boyutunu daha uzun vadede cözeceksiniz. Hatalari görmezden gelmeyin ve tekrarlanmasina izin vermeyin.

ne kadar sorumluluk o kadar baş ağrısı, dışarıdan güzel gibi gözükse de her işin avantajları kadar dezavantajları vardır

Müdür müdür müdür? Eğer öyleyse, mutlaka ol!

Mobilden sabite geçince gelen ekleme:

öğrendim ki yerine düşünülen aday benim,

*** en kilit bilgi bu işte! seni kara kaşın kara gözün için düşünmezler. potansiyelin var çünkü.

genel müdürle ne konusuruz hicbir fikrim yok,

*** sorulanlara, basit basit cevap vereceksin. naapıyosun, kendinden bahsetsene biraz, kaç senedir burdaydın sen? neler yaptın şindiye kadar, sence bölümde neler yapılmalı? neler değiştirilmeli? Buna benzer bir sürü soru hazırla. Kağıda yaz bu soruları. Ulan ben bu şirketin sahibi ya da genel müdürü olsaydım ve bu kadroya müdür seçecek olsaydım, neler sorardım bu adaya diye saatlerce düşün ve 40-50 tane soru bul. Dandik olmasın bu sorular. Kallavi ve zor sorular olsun. Bu kendi bulduğun sorulara, cevapları da yazılı olarak ver. Kendin çalacan, kendin oynayacan yani.

neler soylemem gerekir ya mulakati gecemezsem diye icim icimi yiyor.

*** Sen mülakatı %50 geçmiş durumdasın zaten. Genel müdür dediğin adamın zamanı çok kıymetlidir. Çok ciddi düşünülmeyen adaylar, o herifin karşısına çıkarılmaz. Çıkaranlar olursa, itin götüne sokar çıkarır sonra.

Asıl problem mülakatı gecer ve mudur olursam ne yapicam ben?

*** Bu herifler sende müdür potansiyeli görüyo da, sen kendinde müdür potansiyeli göremiyon mu? Hâl böyleyse, bu konu üzerinde düşünmeli ve çalışmalısın.

Ya basaramazsam diye cok korkuyorum.

*** Ne korkcan beyav? O genel müdür, anasının karnından genel müdür olarak mı çıktı sanıyosun? Herkeşin bi ilk müdürlüğü var işte. Seninki de bu olacak!

Hic bu topa girmeden müdür olmak istemiyorum ben desem cok pisman olurum ileride onu da biliyorum.

*** Hem de itten köpekten pişman olursun!

Napcam ben duyuru ahalisi bi akıl verin

*** Sakin olacan, sakin sakin hazırlanacan ve mülakatı geçecen. Mevzumuz mülakat. Diğerleri, bugünün mevzuu değil. Sen şu mülakatı bi geç güzelcene, ondan sonra, bu sorunun altında güncellersin durumu ve ordan devam ederiz.

altında sıkı bir kaç elemanın olacaksa müdürlük "approved", "supported" ve "ok" mevkiidir. ne mal insanlar ne müdürlükleri idare ediyor bir bilsen. rahat ol, başına gelince yaparsın, işleri takip et yeter, askıda iş kalmasın, proje zamanlarına uy, ekibini movie et.

Mikrop kapıyor demek ki. Traştan sonra batikon sürün o zaman sivilce olmaz. Bu arada erkek değilim ama cilt şeysinden anlarım biraz

yüksek devirli traş makinaları kullanmalısınız

yüksek devirli derken ? paralel çek derken ?

(git: www.hepsiburada.com )

gibi gibi..

Tersten tıraş olmayı bırakıyorsun.

Yapman gereken kılların yönüne doğru düzgün bir şekilde tıraş olmayı becerebilmek. Bunu çözmek için de, el yardımıyla derini düzleştirerek tıraş bıçağının kılları kesebileceği uygun bir zemin hazırlayacaksın yani diğer elini de kullanacaksın. Hafif öne doğru eğilerek kafayı geri yatırmak bile boynun kıvrımlarını düzgünleştiriyor. Birkaç denemede çözersin. Unutma, amaç deriyi gerdirmek değil, düzleştirmek.

sağlam bir sinekkaydı yapan traşmakinelerinden al tahriş etmez pratiktir.

birde şöyle bi durum var çene kenarlarımı yani top sakalın sağı ve sol tarafını kendim veya berbere aldırırken çok kıllarım çekiliyo yani sanki sakallarımı biri tutup çekiyormuş gibi acı hissediyorum hatta oralarım bile kıpırdıyo çekiyo jilet oraları benden başka bu acıyı hisseden var mı ?

Çocuklara takım ruhu kazandırmak için ekip hâlinde kullanabilecekleri ağır silahlara yönlendirin, tabanca gibi tekil silahlar çocukların güvenli ve etkin bir şekilde kullanmalarına uygun değil demiş.

However, considering the used datas same in their 1500's state and present is the prominent missing point on the paper.

Popüler kuantum bilgisine bile gerek yok, izafiyet teorisinden haberdar olsan bile kâfi.

görelilik, kuantum ve multiverse olayıyla ilgili azcık bilginiz varsa ve 2001 space odyssey'i izlediyseniz göndermelere yabancı kalmadan max zevk alırsınız

karadelik, wormhole hakkında bir şeyler oku.

hava durumuna (sicaklik + rüzgar + yagis) göre degisir.
bu sabah ben cikmadan hava durumuna baktim, 3 derece, bi saat sonrasi icin 6 derece gösteriyordu.
normal uzun bi tayt, bi tane termal tank üstüne de bunu giydim:
www.tchibo.de
fermuarini yukari cekip kapsuna da kafaya gecirmistim.
eve döndügümde kapsonu indirmis, fermuari acmis, kollari yukari sivamistim.

Termale bu kadar yüklenmen anlamsız. Koşarken zaten vücudun ısı üreteceği için termale ihtiyacın yok. Soğuk havalarda üst üste teri dışarı atan tişörtlerden giymen yeterli. Kaç tane üst üste giyeceğin de havanın soğukluğuna bağlı.

Şu modülü kullanabilirsin: www.runnersworld.com

Standart bi koşu tişörtü giyseniz de olur, bu kadar ayrıntıya girmeye gerek yok bana kalırsa. Ben yaz kış şöyle bir tişörtle koşuyorum: www.decathlon.com.tr menfi bir etkisi olmadı. Lakin hava çok soğuksa koşu eldiveni giyiyorum. Eller önemli zira. www.decathlon.com.tr

burada hava soguk su anda, kar yok ama buz. ayrica bazen sagnak yagmur da yagiyor.

bu durumda teri disari atan bir tisort, ustune bu linkteki olay ve altina tayt yeter mi diyorsunuz? ruzgarlik gerekli degil mi? disarida gordugum elemanlar kapsonlu truzgarlik gibi seyler giymislerdi.

***

bir de yagmurlu hava icin sorayim, yagmurda ekstra ne giymek gerekiyor? iste o zaman waterproof bir ustluk sart degil mi?

Aynen öyle yeter, hiç gerek yok o kadar detaya. Zaten koşu performansınızı da etkiliyor o kadar yük, bir zaman sonra rahatsız olmaya başlıyorsunuz.

www.youtube.com

soruya kaynak yapayım. Bir de böyle bir site vardı, insanın çevresindekilere ve evren içindeki boyutuna dair birşeyler. Zoom out yaparak uzaklaşıyorduk insandan.

video değil ama şöyle bir swf var. işini görür umarım.
uploads.ungrounded.net

@oldboy'un dediği site bu scaleofuniverse.com

son sekiz kıtayı teklemeden söyleyebiliyorum ama ilk iki kıta tam bir fiyasko. şiir gibi okurken bir anda aklım marşa gidiyor marşa geçiyorum. durumlar biraz farklı ama sonuçta yalnız değilsin :)

Bende de var bu durum. Istiklal marşinin 10 kitasinı ezberlediğimde ya 1. Siniftim ya okula gitmiyordum. Babamla iddiaaya girmiştim ezberlemek için. Hala rahat ezbere okurum ama en zorlandigim kisim ilk iki kita. Normal mars seklinde okurken de sozlerini unutuyorum arada hatta bi kere mumüzik dersinde sinavda unutmuştum ama neyse hoca cok kati degildi de bir şey dememişti

Aynı. Her şey "larda yüzen alsancak" ile birlikte kayıyor.

Sii mii faa sol re fa miiii

Miii sii re do sol si laa

Remifasol laa do sol sila remi fa sol la do sila

Unutmuşum ya ortaokulda solfej sınavımızdı

Bende karıştırma durumu yok.

10 kıtayı ezbere biliyorum ben de. Ezberlemeye istekli olduğumdan değil öğretmen yarışmaya seçtiğinden ezberlemk zorunda kalmıştım. İlkokuldaydım. Sonra öğretmen fikir değiştirip sınıftaki diğer arkadaşı göndermeye karar verdi. O yarışmayı kaybedince de keşke seni gönderseydim dedi. Dengesiz kadın.

bunun sebeplerinden birisi prozodi ile ilgili sorunlar.
diger bir sebep ise, ozellikle torenlerde kelime hatalarini goren/duyan muzik ogretmenlerinin bunlari duzeltmemeleri ve ustun koru gecmeleri.

dökülen yerine mesela öyküler der bazi cocuklar.
veya "dir milletimin" e nimmilletimin falan derler.
cogu cocuk nefes alinacak yerleri bilmez. misal korkma sonmez bu safak der nefes alirlar ama safaklar'dan sonra alinir aslinda... gibi gibi..

muzik dersinde notalari, heceleri, nefes yerleri ve anlami ile dogru ogretilirse karistirilmasi zorlasir. not: muzik ogretmeniyim.

Yo söyleniyor.

aychovsky'nin dediği, la traviata'nın açıkladığı durum da var.

kelimeyi tamamlayıp öyle nefes almak gerekiyor.

"korkmaa söönmeez buu şafaaaaaklarda -nefes- yüüzen aalsancaak" şeklinde olan doğru.
"korkmaa söönmeez buu şafaaak -nefes- laaarda yüüzen aalsancaak" diye söylenişi hatalı.

Ben öğrenciyken de bestesiyle doğru okuyamazdım zaten.

ben marş olarak da şiir olarak da söylüyorum.

la traviata öğretmenim, ben de o bölümü hatalı söylemişim yıllarca. lisede doğrusunu öğrendim. doğru yeri bildiğim halde nefesi doğru yerde alabilmem de hemen olmadı. ilk öğrenilen hakikaten kalıcı oluyor, zor terk ediliyor. müzik öğretmenimiz sağ olsun sabırla alıştırmıştı.

ilgilenen arkadaşlar için şu adreste nefes yerleri belirtilmişi var.
www.muzikogretmenleriyiz.net

sen ne diyorsun, artik yazarken bile bestesiyle yaziyoruz;

o-be nimmmillletiiiimin.

söyleyebiliyorum:
www.youtube.com

Sahip oldukları şeylerle hava atarlardı. Şimdi de öyle yapıyorlar. Ellerinde ne varsa onu önplana çıkartıyorlar.

O söylediğin örnekleri bilemeyeceğim. Ama son model bmw marka arabasıyla ya da tepeden genel müdür yardımcısı olarak başladığı babasının şirketiyle övünen tipler eğer bunlar ellerinde olmasaydı başkalarına özenirlerdi. Hayran hayran bakarlardı.

Benim gibi "ne diyor lan bu salak" bakışı atmazlardı. Prim verirlerdi.

Açıkçası ben kararsızım. Genelde böyle şeyleri söyleyenlerin bir kısmı onu çok önceden hayat hedefi haline getirmiş oluyor ve adımlarını o yöne atmış oluyorlar. Çocukken ailem bana evleneceğimi söylemedi, bu konu ergenliğe kadar hiç açılmadı evde; biz kız-oğlan çocuklar olarak değil, cinsiyetsiz çocuklar olarak tamamen aynı yetiştirildik. Abimle aynı oyuncaklarla oynadık, bir iki istisna dışında. Çeyiz diye bir şeyim hiç olmadı. En yakın arkadaşım da tam tersimdi; 10 yaşındayken annesi ev işlerini öğretti, 12 yaşında makyajı. Her daim çeyizi vardı. Böylelikle zaten kız evlenmeye doğru, kendisi için hazırlanmış adımlarla ilerliyordu ve 18 yaşında evlendi de. Haliyle bunun tersini gördüğünde "Nasıl yani" diye sorgulaması, ters gelmesi ve yargılaması normal. İlk anda insan başka bir seçeceği olabileceğini bile düşünemiyor. Hatta, ilk anı geçtim, bazen ömür boyu başka seçeneklerimiz olduğunu düşünmediğimiz konular illa ki oluyor. Genelde kendimizin yaptıkları daha normal geliyor bize. Tam tersini yapan birini görünce yargılamaya meyilli oluyoruz.

Örneğin, "Sizin oğlan iş bulamadı mı" diyen teyzenin oğlu işten atılabilir. Bundan normal de bir şey yok. Çalışma şartlarının zor olduğu ve sosyal hakların az olduğu ülkelerden birindeyiz. O zaman bu teyze yıkılır ama hala bir başkasına laf söyleme hakkı hakkında düşünür mü, yoksa ağzından alışmış gibi çıkar mı o laf; bilmiyorum hiç.

Birkaç gün önce işle ilgili kısım benzer şekilde başıma geldi. O kadar rahat ve umursamaz bir şekilde "eee naptın, iş buldun mu bari?" dendi ki. Hayır, bu tarz insanlar empati yoksunu olduğu için aynısı başlarına geldiği zaman bile eskiden böyle bir şey yaptıklarını hatırlamayacaklar. İnsanların hassasiyetlerine değer verdikleri yok çünkü.

Sadece kendi sahip olamadıklarını görür, onları büyüte büyüte dev yaparlardı içlerinde, sahip olamama durumunda. Evlendiği için kendini başarılı sayanların yaşadığı bir dünya burası neticede.

o ezmeye, kontrol etmeye çalıştıkları kişilerle irtibatlarını kesip uzaktan izlerlerdi.
ya da hala bulundukları zümre içinde yer edinmeye çalışıp kendilerince bahane bulabilirlerdi. suçu başkalarına atarlardı. oğlu iş bulamadıysa 'çok yerden çağrıldı da maaşı beğenmedi' kızı evlenemediyse 'kimler istedi de bizim kız beğenmedi' olurdu. çünkü onlar her zaman doğruyu yapmaz, onların yaptıkları her zaman doğrudur.

değişiyor
benim halamın kızı var mesela.kocası bunu senelerce (bak senelerce diyorum) aldattı, zaten alamancı olup paramızı başkası yemesin mantığıyla amcasının oğluyla evlendirilmişti, adam bunu zerre sevmiyordu açık açık da diyordu vs. hiç aile hayatları olmadı gibi bişey. ama kadına kalırsa herkes evlenmeli, evlilik hayattaki en büyük amaç, onun için yaşamalıyız, üstelik kardeşlerinin filan da baya karışık işleri oldu gelinler ve gelin adaylarından epey ağızları yandı filan ama olsun bana her daim ilk sorusudur "evlenmiyor musun" ben bi de evlenmeden ayrı eve çıktım, biraz değişiğim aileye göre bana resmen orospu gözüyle bakar sağ olsun.
Ancak başka bazı kişilerde ise son yıllardaki boşanmalar, kavgalar ve biliumum olaylar epey etki yapmış. kimse aman da evlenin modunda değil, boşver iyi yapıyorsun evlenince ne b.k oluyor deme seviyesine gelmiş, benim ailem için bu kuyrukyıldıza araç indirmekle eşdeğer...
benzer şeyler iş bulma-bulamama ve diğer konularda da var bazısı kendi haline bakmadan etrafa çemkirmeye, dalga geçmeye filan aynen devam. bazısı ise başa gelince durumu anlıyor ve daha makul tavırlarda oluyor.

ya bok atarlar, ya da "önemli olan x değil, y'nin şöyle böyle olması lazım" diye konuyu saptırırlardı, ne yapacaklar.

Tek flört ettiği adam sen değilsin gibi gözüküyor. Kısaca birden fazla erkeğe karşı ilgisi var, dating sürecinde. Bunun üstüne seninle bir de güç oyunu oynuyor.

hiko +1

bence bundan sonra bırak o kassın, reddetme tabi her şeyi ama sen teklif etme. o ederse kabul edersin çünkü zaten ya başka birileri var ya da pek seni sallamıyor gibi. en azından anlamış olursun neler döndüğünü

Seni bench'te tutuyor. Siktiri çek

bunda şaşıracak ne var anlamadım. flört ettiği ve ondan onay bekleyen halk ekmek kuyrukları uzunlugunda olan adayları elemeye çalışıyor. en iyisi olanla çıkacak işte. böyle şeylere gelemiyorsan siktiri çek. ama ülkenin şartları bu. let the games begin.

"insan hoşlandığı birisini aramayı nasıl unutur?"
unutmaz.

Eğer o aramayı unuttuktan sonra sen yeniden arasaydın ya da salonda gördüğünde hemen konuşup hiçbir şey olmamış gibi davransaydın "hofff sıktı bu da be" triplerine girecek ve senden kaçacaktı. Böyle yapmadığın için değerin yükseldi ama tabi ilgi oranını bu şekilde sikkoluklarla arttıran kızdan sana hayır gelir mi? Gelmez.

Duruşunu ve tavrını da çok beğendim. Aynen devam.

Bence bir kez daha davette bulun. Tekrar sallarsa cevabını almış olursun. Yine de tavrını beğendim. :)

normal bi kaşar.sevgili olmazsınız (kız olmak istemez) ama bikaç kez sevişirsiniz.

senden kıza gitsin:

www.youtube.com

Ölümün kaçınılmaz olduğu bir dünya.

Ölüm en güzeli .Yaşayarak daha kötü şartlara sahip olabilirdi.

hayattan beklenen ne ki? bu dünyada tüm canlılar doğar, yaşar ve ölümü tadar.

başınız sağolsun. orhan veli'nin bir şiiri vardı onu hatırlattı :(

Çok da bir orospu çocukluğu göremedim aslında. Hastalık ve ölüm beklenmeyen şeyler değil. Hayat bu.

Öldüğü gün, 50 senedir uğruna çalıştığı şeye sahip oldu bu adam.

Allah rahmet eylesin. Ölümünün emeklilik gününe denk gelmesi kara mizahi bir durum olmuş gerçekten.

Kanserden nefret ediyorum.

70 yasinda olen adama uzulmem.

Emekli olmadıysa 65-70 yaşında değildir. Prim borcu varsa ödeyerek emekli olabilirdi, ama zannetmiyorum 50 yıldır çalışıyor minvalinde bir yorum yaptınız. Yaşı kaç olursa olsun, mezarda emeklilik bu ülkenin kara mizahı.

Allah rahmet eylesin. Üzüntü verici.

bu yasadigimiz en olagan olaylari bile dramatize etmeye calistigimiz bir dunya.

batılı tuzu kuruların sürekli salladığı gibi "iyi şeyler düşün iyi şeyler olsun şekerim" şeklinde bir hayat olmadığı kesin.

Ocak'ta verilir. Şubat'ta işe başlamış olsaydınız, senede 1 defa zam uygulanan şirketlerde zam alabilmek için 11 ay beklemek zorunda kalacaktınız.

şirkete göre değişir elbette. mesela bizim şirket haziran ayında veriyor.

Tek ihtiyacın olan bir tane daha gitar kablosu ki bunu amfi çıkışından PC'nin audio girişine bağlayacaksın. PC'nin audi giriş kısmı için jack'in ağzını küçültücü adaptör almalısın (sanırım 3.5 mm olarak geçiyor ki ucuz bir şey). Bu kadar basit.

Ancak çok iyi bir amfin ve ses kartın yoksa, amfiden PC'ye kayıt kaliteli olmuyor. Pedal kullanabilirsin ya da yazılım ile distortion verebilirsin ama bunlar ayrı bir konu. Senin sorunun cevabı ilk parafta ve uygulaması basit.

Okulun ses sistemi bu.
Öyle çalışıyor mu? Kayıt kalitesi önemli değil, zil çalacak :D

Ben gitar amfisinden bahsediyorum.

Frozen www.imdb.com

Uykusuz'un bu haftaki kapağına bak anlarsın.

bill gates servetini dağıtıyomuş

kimyasalı elde etmek için 20bin dolar istiyor, sonra sana birkaç milyon dolar verecek değil mi. eskiden maille dolaşırdı böyle afrikada param var ama çıkartamıyorum deyü..

hayır kimyasalı bul yüzde 50 si senin demişler.

(bkz: para çoğaltma makinası) şunu izleyin hocam : www.youtube.com

Tamamen dogru ben kimyaci sevgilimle denedim su an 3 milyon dolarim var.Yalniz bizimki nijeryadan geldi

yılların dolandırıcılığıdır

O solisyonu kazara bulan bi kimyager arkadaşım vardı. Geçen sene bu fotoğrafı gönderdikten sonra haber alamadım kendisinden..

imgim.com

bu özel solüsyonla dolar yapma işlerine nijeryalı arkadaşlar bakıyor.

400 milyon dolar yaklaşık 3 ton eder. Yani 3.000 kg. Gazoz kapağı mı la bu rastgele bir köylünün eline düşsün.

Kızın adı Mirai chan, fotoğrafçının adı Kotori Kawashima. Kotori San'ın bir kitap serisi var, Mirai chan da oradaki ana karakter (model) ve kızın çok tatlı ve farklı bir suratı olduğu için bir nevi fenomen oldu, kitabın satışlarına da yansıdı, farklı dillere çevrildi falan.

bu denli ufak bir hipodansite bizim tanı koymamız için yeterli veriyi içermiyor. Ben senin yerinde olsaydım çok fazla alkol tüketmediğim ve uyuşturucu ya da kimyasal şeyler almadığım sürece bunun hakkında endişelenmezdim.

Böyle düşük bir yoğunluk (düşük karanlık), kriter aralığının içinde olmadığı için ne olduğu anlaşılamaz. Ben yerinde olsaydım; çok içmiyor, ilaç ve kimyasallar almıyorsam endişelenmezdim.

Yorumum: Muhtemelen karaciğer filmin çekildi. Orada röntgende düşük yoğunluklu bir siyahlık görüldü. Eleman da bu yoğunluk çok düşük olduğu için, karaciğeri zorlayacak bir yaşam sürmüyorsan endişelenmene gerek yok bence diyor çünkü endişelenmeni gerektirecek skaladaki bir koyuluk yokmuş ortada.

almıyorlar abi. görevliler için de geçerli bu ne yazık ki. ama belirtin başta, gelmeyenlerinkileri size versinler.

höşürt höşürt çek burnunu sınavın başından sonuna kadar. biri dayanamayıp verecektir sonunda. Vermezse de beddua alır o selpağı içeri almayan zihniyet. Ne gerizekalılar ya..

Paket olarak değil de sadece 1-2 tane peçetesini koy cebine. Görevlinin insiyatifine bağlı bazıları bir şey demiyor.

Yok, almıyorlar.
eksisozluk.com

1- Bulabilirsen sınavdan önce Vicks Vapo Rub sürerek burun akmasını bir süreliğine durdurabilirsin.

2- Bazı burun spreyleri var, geçici bir süreliğine burun akıntısını durduruyorlar (alerjik olmayan akıntılarda da). Bence araştır.

İkisini birleştirirsen sınav sırasında rahat edersin. Bence selpağa izin verilse de sınav performansı için bunu yapman gerekir, hasta olduğunu unutup sınava konsantre olursun.

Burun spreyi +1
Hem daha rahat edersin hem de görevliyle uğraşmak zorunda kalmazsın.

nerde giriyosun umarım aynı yerde değilizdir. selpak falan yok ama onlar bir tane veriyorlar.

Final fantasy diye bisey vardi galiba senin bahsettigin gibi.
Maliyet fazladir belki, astari yuzunden pahaliya geliyorsa..

bi tane izlediydim ben usa yapımı ama hollywood değildi, getirisi az olablir oyle filmlerin.

efektlerin çoğu animasyon zaten.

Hollywood yapım şirketleri bilinen bütün oyunların film uyarlama haklarını kapış kapış satın alıyorlar ama filme dökmüyorlar. Ancak animasyon çekmek için değil, live action için film haklarını satın alıyorlar fakat projeler bir türlü başlamıyor.

Bu satın alınan film hakları neden animasyon olmuyor: çünkü animasyonun çocuklar için olduğu ve büyüklerin izlemeyeceğine dair bir inanış var.

Genelde anime işini, büyüklerin izleyebileceği kalitede japonlar yapabiliyor, onların tekelinde. Batman ve Iron Man'in anime'lerini, senaryo ve çizim tarzının çocuk seviyesini aşacağını düşündükleri için, Japonlara taşere ederek yaptıran Amerikan stüdyoları var; internette arayarak bulabilirsin. Ancak bunlar sinemalarda yayımlanmnıyor, yayımlansa bile koca ABD'de 3-5 yerde vizyona giriyor.

Oyunların özeline gelecek olursak, Dragon Age'in anime'sini yaptılar ve oyunun senaryosunu kullandılar mesela. Japonların elinden çıkmasına rağmen, ABD'li yapımcıların kontrolünde yapıldığı için rezalet bir şey ortaya çıktı.

Kısaca evet; animasyonun çocuklar için olduğu düşüncesi mevcut. Saydığın oyunların hikayeleri de çocuklara uygun değil. Anime'ye döküldüğünde de izleyecek büyük bir kitle yok.

açıkçası cevap:para...

piyasa mantığı senin söylediğinin tam tersi işliyor maalesef. tutmuş bir filmin oyununu yapıp extra gelir elde etmek varken tutmuş bir oyunun filmini yapmak biraz daha masraflı bir iş. ha ama örnekler yok değil. assassins creed serisinden ezio auditore da frenze' nin hem babasıyla ilgili live action hem kendi ihtiyarlığıyla ilgili embed isimli filmleri mevut. bir de yanlış hatırlamıyorsam resident evil ve apple seed alpha diye animasyonlar var.

bunun geyigi yillarca blizzard icin yapildi ama sonucta ortada bise yok malesef. sadece warcraft3 frozen throne'un hikayesindeki sinematikleri birlestirip sinemaya verseler kosarak giderdim.

bu sorunun aynısını sormayı planlıyorum kaçtır o yüzden takipteyim ama soruyu sadece ekşi üyelerine sormuşsun bence genele aç daha çok cevap gelir. Şimdi bildirim gelince bi sevineceksin sonra bunu görünce kızcan biliyorum ama idare et :)

Eheh, aynen öyle oldu vallahi, ne yalan söyleyeyim. Duyuruyu internet kullanıcılarına açmayı unutmuşum evet, o sorunu da halletim :)

Bu arada soruna kısmen de olsa cevap vereyim de boşa gitmesin en azından :) internette bir kaç kişi sıfırdan başlayıp ilerlemesine dair yazılar yazmış. Aynı senin(ve benim) durumda olan biri üç haftada temel akorlara basacak, akor üzerinden basit şarkılara başlayabilecek hale gelmişti galiba. Ama tabi daha detaylı bir yorum arıyorum ben de

Dışarıda bi 8-10 saat ders almadan aplikasyon veya tutorial ile öğrenmeye kalkarsan çok yanlış ilerlersin. Düzeltemeyeceğin hataların olur. En basitinden gitarı tutmayı öğrenmen lazım ki gitarı doğru tutmak o kadar kolay bir şey değildir. Bir defa yanlış başlarsan sonra hep yanlış gidersin ve bu gelişimine çok engel olur. Tavsiyem; kendine bir hoca bul ve Rocksmith'e başlamadan önce en az 2 ay ders alarak gitarın temellerini öğren. En azından birkaç akor basabilecek seviyeye kadar gel. Ondan sonrasını Rocksmith veya youtube'daki tutorial'lar ile götürürsün.

Bir de hocanın kalitesi önemlidir. Gitar çalan çok insan var ama büyük bölümünün temeli kötüdür. Sana temeli iyi olan ve seni de kendisi gibi disipline edebilecek titiz bir hoca lazım. Yoksa gitar çalmayı öğretir ama öğrenmen gereken o temeli doğru öğretemez. O bilek acılarını çekerek bu yola girmen gerekiyor. No pain no gain burada da geçerli.

bu gitara bu parayı verene kadar bence fender ya da gibson alsan daha iyi olur ancak şöyle de bir durum var yolun başında gitara bir anda yüklenme. zaten hakkını veremeyeceksin. şu anda çıkartacağın notayı daha düşük bir gitarla da çıkartırsın. bence müzik markete gidip ortalama bir şey alarak başlasan daha iyi olur. yarın birgün devam etmezsen çok koyar.

edit: dersi yetkin bir hocadan alman şart. videoyla vs olacak bir iş değil bu.

Abi burada sormakla vakit kaybedecegine 112 yi arasan,hastaneye gotursen falan

Fotografi gormuyorum, bayan oldugu icin ihtimali azalmakla birlikte ilk siraya kalp krizini koyuyorum. Bunun disinda reflu, gaz sıkısması da olabilir. Telaslanmayin ama yine de acile gidin

ya kalp ortada olur arkadaşlar, kalp ile lgili olsa durmayız herhalde, vücudun yan tarafında işte.

(bkz: yel girmesi) ?

www.medguidance.com

Genelde sol taraftaki batma hissi midede veya bağırsakta gaz birikmesinden, reflüden, ülserden falan olurmuş. Oraya vurur mu demeyin, vuruyormuş. Diğer ama daha az yaygın ihtimal ise dalakta bir sıkıntı olması veya daha da az olarak diğer iç organ problemleri.

Google candır.

olasılıklar;
- pnömotoraks
- fibromiyalji
- mi
- gastrit
- duodenit
- akut bronşit
- pnömoni
- astım
- atelektazi
- koah
- hepatomegali

aklıma gelenler bunlar şimdilik.
ama ben fibromiyaljiye oynardım bahsi.